Tarihî süreç içinde başta en yaygın diller olmak üzere dünya üzerinde konuşulan tüm
dillerin büyük kısmına şamil olan Kur’ân meâlleri kaleme alınmıştır. Miladî 10. asırda
Türklerin İslâm’ı kabulünden sonra Kur’ân’ı anlama ve emirlerini yerine getirme arzusu
onun toplumun konuştuğu dile tercümesini zorunlu hâle getirmiştir.
“Zaman ihtiyarladıkça Kur’ân gençleşmektedir” fehvasınca Kur’ân’ın bütün zamanla-
ra hitap eden kuşatıcı bir dili vardır. Dolayısıyla Kur’ân her daim şebâbetini ve tarâvetini
ilk günkü gibi muhafaza etmektedir. Değişen ve gelişen şartlar muvacehesinde Kur’ân’ı
klasik ve çağdaş tefsir metotlarıyla yeniden yorumlamak ve asrın idrakine sunmak bir
zarurettir.
Kur’ân’ı sadece İslâm âlemine değil tüm insanlığa anlatmanın yollarından biri
Kur’ân’ın hakkıyla çevirilmesinden geçer. Günümüz insanının dili ve anlayışıyla Kur’ân’ın
çizmiş olduğu sınırlardan çıkmadan Allah’ın hükümlerini, kâinat kitabının nasıl okunma-
sı gerektiğini anlatmak gerekmektedir.
Bu konuyu çalışmamızdaki temel gayemiz geçmişten günümüze yazılmış, bizim de
incelediğimiz Kur’ân meâllerinde bilimsel içerikli ifadelerin nasıl anlaşıldığı ve nasıl
yorumlandığıdır. Bu meâllerde bilimsel tefsire konu olan ayetlerdeki kavramların deği-
şikliğe uğrayıp uğramadığının analizi bir gözlemci olarak tarafımızdan yapılmaya çalışıl-
mıştır.
Bu alanda gelecek araştırmalara örnek olmasını ümit ettiğimiz bu çalışmada Astro-
nomi, Fizik, Kimya, Biyoloji, Tıp, Genetik, Coğrafya, Jeoloji, Antropoloji ve Daktiloskopi
bilimleri ile yaklaşık yüz kadar ayet arasındaki bağlantı noktalarını izaha gayret gösteril-
miştir.