Asırlardan beri, İslam hukuk düşüncesinde tartışılan önemli konular-
dan biri, ibadet ve muamelat hükümleri arasında yöntemsel olarak bir
ayrımın yapılıp yapılamayacağı sorunudur. İbadetler Şarii’nin hakkıdır ve
bunların ifa ve şekilleri ancak şer’i naslar yoluyla bilinebilir. Bu itibarla
bunlarda bir değişiklik olamaz. Muamelat hükümlerinde ise, maslahata
ve örfe riayet esastır.
Tarihi süreç içerisinde, özellikle de modern zamanlarda yapılan bu
tartışmalar neticesinde, fıkhi hükümlerin ibadet-muamelat şeklinde bir
ayırıma tabi tutulmasını teklif eden yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Söz
konusu akımların bir kısmı, ayırımın fıkıh usulü esas alınarak yapılmasını
teklif ederken, bir kısmı da muamelat alanının Batılı normlar dikkate
alınarak düzenlenmesini teklif etmiştir.
Çalışmamızın ana gayesi, konu üzerinde halen devam eden çalışma-
lara bir nebzede olsa ışık tutabilmesidir. Çalışmamızın İslam alemi için iyi
yönde yararlı olmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.