Nurettin Topçu’nun felsefesi, insanın uyum sağladığı, giderek kendisine
karşı uysallaştığı ve esareti altına girdiği şeylere karşı isyan etmenin
“yetkin bir insan olmak” için ne denli gerekli olduğunu izah etmeyi
hedeer. Ona göre hakiki özgürlük de insanın kendisini esir eden deter-
minizme karşı isyan etmesinde ortaya çıkar. İnsanlar kâh kendi biyolojik
varlığının gereksinimlerine esir olur kâh toplumda yaşamasından ötürü
türlü ideolojilerin ve güç sahibi insanların esiri olur. İnsan, kendini belir-
leyen tüm bu şartlara isyan etme iradesini ortaya koyamazsa sorumluluk
idealinden uzaklaşır ve yetkin bir insan olamaz. Çünkü insan olmanın
gereği olan güçleri yetkinleştiremez. Kendisi bu felsefeyi Fransızca
doktora tezinin başlığında veciz biçimde ifade eder: “Conformisme et
Révolte” yani “Konformizme/Uyumculuğa İsyan”. “İsyan felsefesi” olarak da
ifade edebileceğimiz bu düşünceye göre “uyum sağlayan” değil, “isyan
eden” hayatta kalır. Ancak gerektiğinde isyan edebilen kişi, insani bakım-
dan yetkinleşebilir ve “insan” olarak varlığını sürdürebilir. İnsani yetkinli-
ğe ulaşma yolundaki bu çabanın temellendirilmesi, insani benliğin ve
iradenin determinizme karşı gerçekleştirdiği isyanın temellendirilmesi-
ne bağlıdır ki Nurettin Topçu bu sebeple Bergson felsefesiyle yüzleşmeyi
gerekli görür. Çünkü ona göre Bergson’un saf süre indeterminizmine
dayalı özgürlüğü, insana ve benliğine ait bir özgürlük değildir dolayısıyla
insani bir özgürlük de değildir. Bilakis Bergsoncu özgürlük indeterminist
saf süreye ait bir determinizmdir.