Nazirecilik geleneği Fars ve Türk edebiyatında önemli yer tutar. Bir şairin
başka bir şairin eserine benzer şekilde veya ona cevap niteliğinde bir eser
ortaya koyması anlamına gelen bu gelenek, hem bir tür edebi takdir hem de
yetişmekte olan şairlerin yeteneğini ve bilgisini sergileme yolu olarak görül
-
müştür. Fars edebiyatında 9. ve 10. yüzyıllarda başlamış ve zamanla çok yaygın
-
laşmış olan nazirecilik, Türk edebiyatında şair yetiştirme okulunun önemli bir
metodu olarak işlev görmüştür.
Nazirecilik, edebi bir gelenek olmasının ötesinde, siyasi ilişkiler ve güç
dinamiklerini değerlendirmeye almak açısından da önemli bir rol oynar.
Osmanlı döneminde düşünsel kaynakları beslemek ve halk arasında zihniyet
oluşturmak için gerek tercüme gerekse tanzir geleneği çerçevesinde yaygınlaş
-
tırılan metinler, önemli bilgi kaynakları olarak dönemin anlayışına nüfuz etmiş
-
tir. Bu etkinin önemli bir yansımasını Osmanlı Sultan Şairlerinin ortaya koyduğu
eserlerinde de görmek mümkündür. Söz gelimi Muhibbî mahlasıyla şiirler
kaleme alan Kanuni Sultan Süleyman’ın Farsça olarak Şirazlı Hafız’a yazdığı
nazireler, Fars edebiyatından yapılan alıntıların önemli bir örneğidir. Hakeza
medreselerde ders materyali olarak da okutulan Şirazlı Hafız’ın Divanı, Osmanlı
-
da birçok şairin muyayyilesini besleyen gazelleriyle defalarca tanzir edilmiştir.
Şairlerinin yazdığı nazireler, sadece edebi rekabeti değil, aynı zamanda
siyasi ve toplumsal etkileşimi, iktidar ilişkilerini ve dolaylı eleştirileri yansıtır. Bu
nedenle, nazirecilik geleneği içerisinde eserlerin incelenmesi, Türk edebiyatının
ve tarihinin anlaşılması açısından önemli bir perspektif sunar.